Klor, havadan hafif, yeşilimsi sarı renkli, keskin kokulu ve zehirleyici bir gazdır. Klorür ise klorun, oksijen ve flüor dışındaki elementler ile oluşturduğu bir bileşiktir. Klor, doğada serbest şekilde bulunmaz. Klorür iyonu en çok Hazar Denizi ve Lut Gölü gibi iç denizlerde ve okyanus sularında bulunmaktadır. Ayrıca sodyum ile birleşmiş halde kayatuzu minerallerinde de bulunmaktadır.
Klor, birinci dünya savaşı sırasında ilk defa kimyasal silah olarak kullanılmıştır. Klor gazı su ile temas ettiğinde hidroklorik asit ve oksijen açığa çıkmaktadır. Ciddi anlamda solunum güçlüğü yaratır. Bir litre içinde 2,5 miligram klor içeren hava çok çabuk ölüme neden olabilir.
Klorür insan vücudunda en fazla bulunan hücre dışı iyondur. Klorür seviyesinin çok yüksek olması, serum karbonsioksit seviyesindeki değişiklik yüzündendir. Bu değer düştüğü takdirde klorür seviyesi artar. Ya da bu değer yükseldiği takdirde klorür seviyesi düşer. Tuz kaybına yola açan ve aşırı kusma görülen böbrek hastalıklarında, serum klorür düzeyi düşüktür. Bu durum sağlık açısından oldukça önemlidir.
Laboratuvarlar tarafından gerçekleştirilen klorür ölçümlerinden en fazla, negatif elektrikle yüklü iyon açığının hesaplanmasında yararlanılmaktadır. Klorür ölçümleri sonucunda, vücutta normalde bulunmayan bu çeşit iyonların varlığı saptanmış olmaktadır.
Klorür, su ve atıksularda çok rastlanan en önemli anorganik anyonlardardır (negatif elektrikle yüklü iyonlar). Eğer suda bulunan klorür, sodyum klorür tuzunun çözünmesinden ileri geliyorsa, 250 mg klorür konsantrasyonu suya tuzluluk tadı bırakır. Ancak klorür, kalsiyum ve magnezyum katyonları ile birlikte bulunuyorsa, 1000 mg klorür konsantrasyonu bile suda tuzluluk hissettirmez.
Atıksularda bulunan klorür içeriği, içme sularına göre daha fazladır. Deniz kıyısı yerleşim bölgelerinde deniz suyunun kanalizasyona karışması ile atıksularda yüksek miktarda klorür bulunur. Bazı sanayi atıksuları da klorür içermektedir.
Laboratuvarlarda su ve atıksularda klorür tayini için farklı yöntemler uygulanmaktadır.