Yüzey sularında ve atıksularda bulunan azot ve azotlu maddeler, çevre mühendislerinin en çok üzerinde durdukları parametrelerden biridir. Laboratuvarlar tarafından, içme ve kullanma suları ile yüzeysel suların ve kirlenmiş su kütlelerinin içinde bulunan çeşitli organik ve inorganik azotlu bileşikler ölçülmekte ve suların kalitesi hakkında karar verilmektedir.
Sularda ve atıksularda bulunan azot bileşiklerinin başında, nitrat azotu, nitrit azotu, amonyak azotu ve organik azot gelmektedir. Toplam oksitlenmiş azot miktarı, nitrat ve nitritin toplamı olarak ifade edilmektedir. Nitrat, azot bileşikleri ile daha önce kirlenmemiş yüzey sularında ve yeraltı sularında çok düşük miktarlarda bulunur. Yüzeysel sularda nitrat eğer belirgin bir şekilde görülüyorsa, bu durum o suyun daha önce amonyum ve organik azot içeren evsel ve sanayi atıksuları ile kirlendiğini ya da o suya doğrudan nitrat karıştığını göstermektedir. Sulara doğrudan nitrat karışması iki yoldan olur: ya nitratlı bileşiklerin kullanıldığı veya üretildiği sanayi tesislerinin ait atıksuları yüzünden, ya da tarım alanlarında kullanılan nitratlı gübrelerin yağmur suları ile taşınması ile. Yearaltı sularında nitratın çıkması, büyük oranda bu sulara, nitratlı gübrelerin yağmur ve sulama suları ile taşınması yüzündendir.
Nitrat konsantrasyonu bir litrede 10 miligramı geçerse, bu durum bebeklerde mavi bebek sendromu adı verilen bir rahatsızlığa yol açmaktadır. Bebeklerin sindirim siteminde, henüz nitratı giderecek enzimler gelişmediği için bu hastalık ortaya çıkmaktadır.
Suların kirlenmesinde ağır metaller yanında nitrat azotu benzeri diğer zehirli maddelerden bir veya birkaçını içeren kullanılmış suların yüzey sularına karışması etkili olmaktadır. Bu durum su ortamında bulunan canlılar için zehirleme etkisi yaratmakta ve canlı yaşamını tehlikeye sokmaktadır.
Bunun yanında ulusal ve uluslarası akreditasyon kuruluşlarından akredite olan laboratuvarlar çalışmalarda, TS EN ISO/IEC 17025 standardına uygun hareket etmektedir.