Temiz sular ince tabakalar halindeyken esas olarak renksizdirler. Ancak suyun derinliği arttıkça su mavi ve lacivert renklere bürünür. Deniz ve göllerde büyük su kütleleri içindeki su, genelde mavi renkte olarak görünür. Bu mavi renk, gökyüzünün bir yansıması değildir. Bulutlu bir havada da su kütlesini mavi görmek mümkündür.
Suyun farklı renklere girmesi, içindeki katkı maddeleri, suyu kirletici maddeler ve bunlara benzer faktörlere bağlıdır. Bu maddelerin azlığına ve çokluğuna göre suyun rengi değişir.
Suya renk veren maddeler, içinde doğal olarak bulunan demir ve manganez benzeri metalik iyonlar, organik maddeler, su bitkileri ve sanayi atıksularıdır. Bunlar suya farklı renkler kazandırırlar. Örneğin suda bulunan kireçtaşı suyun turkuaz bir renk almasına neden olur. Demir ve benzeri maddeler suyun rengini kırmızı ve kahverengi renge çevirir. Bakır ise suya mavi alev rengi verir. Suyun içinde bulunan yosunlar, doğal olarak suyun rengini yeşile dönüştürür.
Sularda renk tayini işlemleri, suya bulanıklılık veren maddeler sudan uzaklaştırıldıktan sonra, suyun kalan gerçek rengini belirlemek için yapılmaktadır. Yetkili laboratuvarlar tarafından alınan numune, bir takım işlemlerden geçirilerek renk tayini yapılmaktadır. Laboratuvarlar, suyun rengini belirlemeye yönelik farklı yöntemler uygulamaktadır. Örneğin,
- Alınan su örneği, belirli derişimde renkli çözeltiler ile karşılaştırılarak
- Alınan su örneği platin ve kobalt çözeltileri ile ayarlanmış renkli cam diskler ile karşılaştırılarak
- Spektrofotometre ile ölçüm yapılarak
Bugün renk tayini için en fazla kullanılan yöntem, spektrofotometre ile ölçüm yöntemidir. Bu yöntemin temeli, alınan numunenin renk yoğunluğunu, spektrofotometrede uygun dalga boyunda ölçmektir. Suyun renk değeri, suyun pH değeri yükseldikçe yükselir. Bu yüzden renk tayininin hangi pH değerinde yapıldığı raporda açıklanmalıdır.
Laboratuvarlar, numune alma çalışmalarında TS EN ISO 5667-3 standardına uygun hareket etmektedir.