Ülkemiz için son yıllarda muazzam bir şekilde gelişen inşaat sektörü denildiğinde akla hemen konut yapımı gelse de bu sektör enerji üretim tesisleri, barajlar, yollar, fabrikalar, hastaneler, havaalanları ve daha bir çok alanda yaşamsal mekan ve bu mekanların kullanımını sağlayacak bütün altyapı faaliyetlerini içine almaktadır. İnşaat sektörüne girdi sağlayan ve faaliyetleri bu sektördeki gelişmelere sıkı sıkıya bağlı olan diğer sektörlerin katkıları da dikkate alınırsa, inşaat sektörünün gayri safi milli hasıla içinde yaklaşık yüzde 30 civarında bir paya sahip olduğu görülür.
Bugün inşaat sektörü, iki yüzden fazla alt sektörün ürettiği mal ve hizmetlere talep yaratan bir konumdadır. Birçoklarının dediği gibi inşaat sektörü ekonominin lokomotifi durumundadır. İngiltere’de yapılan bir araştırmanın sonuçları, ortalama yeni bir evde, yüz elli farklı meslek dalı ile ilgili 23 bin parça bulunduğunu ortaya koymuştur. Hiçbir sektör, doğrudan ya da dolaylı yollardan bu kadar çok etki yaratma gücüne sahip değildir. İnşaat sektörü, özellikle gelişmekte olan ülkeler için ekonominin işleyişi açısından bu kadar büyük bir değer yaratmaktadır. İnşaat sektörünün gelişmesinde ekonomi politikalarının ve uluslararası kredi kuruluşlarının güttüğü politika ve kararların etkisi çoktur.
İnşaat projelerinde en önemli nokta risk değerlendirmesi yapmak, projenin her aşamasında riskleri doğru yönetmektir. Yukarıda da değinildiği gibi inşaat sektöründe tedarikçi konumunda çok sayıda firma vardır ve her biri kendi alanlarında üretim yapmaktadır. Bu firmalardan alınan ürünlerde veya hizmetlerde yaşanacak herhangi bir olumsuzluk inşaat faaliyetinin tümüne yansıyacaktır. Bu riskleri göze almamak için akredite laboratuvarlar tarafından gerçekleştirilen sayısız test, ölçüm, analiz ve değerlendirme çalışmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Proje yönetiminden, malzeme teminine, makine ve ekipmanlarla ilgili hizmetlerden, tedarik zinciri hizmetlerine kadar birçok alanda yetkili laboratuvarlar tarafından gerçekleştirilen bu hizmetlere ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu çalışmaları yapacak laboratuvarların, TS EN ISO/IEC 17025 Kalibrasyon ve Deney Laboratuvarları için Temel Şartlar Standardı’na uygun hizmet vermeleri gerekmektedir.